Sessiz dostumuz, Sadık yarimiz Toprak Ana’nın hak ettiği değeri göremediğine değinen Başkan Çidem, 1 cm tarım toprağının birkaç yüzyıl sonunda oluştuğuna dikkat çekti. Başkan Çidem, “Uluslararası Toprak Bilimleri Birliği tarafından, 2002'de 5 Aralık'ı Dünya Toprak Günü olarak kabul edilmiş, 2013 yılında ise Birleşmiş Milletler 68. Genel Kurulu'nda, Gıda ve Tarım Örgütü'nün talebiyle, 5 Aralık Dünya Toprak Günü olarak resmen kabul edilmiştir. Doğada var olan tüm canlıların, milyonlarca yıldır yaşam kaynağı ve yaşam alanı toprak ana. Bir ekip, bin aldığımız tarım toprakları sayesinde varlığımızı bugünlere kadar sürdürebildik. 1 cm Tarım toprağı, yaklaşık birkaç yüzyılda yılda oluşuyor. Tarımın da en az 20-30 cm yapıldığı düşünülürse, binlerce yılda oluşan tarım toprağı, günlük çıkarlar uğruna, geleceği düşünmeden bilinçsizce yok ediliyor” dedi.
“Geçmişe Olan Saygımız, Geleceğe Olan Sorumluluğumuz Bunu Gerektirir”
İnsanların toprağın ve yaşadıkları bölgenin farkında olması gerektiğini vurgulayan Başkan Çidem, “Bölgeyi tanımayanlar, bölgede yaşamayanlar veya kısa süreli gelip gidenler, yerelin görüşlerini almadan, dinlemeden proje yapıyorlar. Biz bölgede yaşayanlar her yerde her şeye rağmen Anayasamızın 54. Maddesi bizlere verdiği ve sorumluluğumuz gereği yaşadığımız toprakları savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Geçmişe olan saygımız, geleceğe olan sorumluluğumuz bunu gerektirir. Unutmamak gerekir ki, toprağı koruyarak, kirletmeyerek yaşanabilir bir gelecek mümkün olacaktır. Mevcut yasalar aslında buna uygun. Sadece etkin adli ve idari yaptırımları uygulamak yeterli.
Toprağın üstünde olduğu kadar altında da yaşam var. Dünyadaki biyoçeşitliliğin en az dörtte biri toprağın altında yaşıyor. Toprak solucanı, bakteri ve mantar gibi küçük organizmalar, bitki köklerinin de yardımıyla bitkilerin besinleri almasını kolaylaştırırken, toprak yüzeyinin üstündeki biyoçeşitliliği de koruyorlar” ifadelerini dile getirdi.
“Toprağın Altında Geçmişimiz Yaşıyor”
Aşağıpınar vurgusu yapan Başkan Çidem, “Kırklareli Aşağıpınar kazı alanında bulunan arkeolojik verilere bakıldığında, bu topraklarda yaklaşık 8500 yıldır tarım yapılıyor. Birçok medeniyetin varlığını sürdürmesine vesile olmuş bu toprakların, binlerce yıl sonra geleceklerin de varlığını da sürdürebilmesi için, çok büyük sorumluluğumuz var. Son buzul çağını yaşamayan binlerce yıldır varlığımızı sürdürmemizin temeli olan bu toprakları fakatsız, amasız, ancaksız her şart ve koşulda korumak, gelecek nesillere karşıda olan sorumluluğumuzdur. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) yaptığı açıklamada, Dünyada açlık ve yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalan yaklaşık milyalarca insan bulunduğunu “nüfus artışı gıda üretiminde yaklaşık yüzde 60’lık bir büyümeyi de zorunlu kılacağını. Küresel toprak kaynaklarının yüzde 33’ünün verimsiz durumda olduğunu belirterek, “insanların toprak üzerindeki uygulamaları, toprağın temel işlevlerini azaltacak ya da tüketecek kadar kritik düzeylere gelmiş durumda” 2050’de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960’taki düzeyin yalnızca dörtte biri olacak. diyor. Anayasamız toprak varlığımızı güvence altına almıştır” şeklinde konuştu.
Başkan Çidem açıklamasına şöyle devam etti;
“Milyonlarca yıldır varlık nedenimiz olan toprağımızı, gelecek nesillerinde yaşam hakkını gözeterek, kayıtsız şartsız korumak zorundayız.
Orman, toprak ve su varlıklarımız azalıyor. Bundan sonra gelecekte yaşayacak olanlar için doğal yaşam bitecek, Sosyal yaşamı devam ettirmek çok güç olacak. Gıda güvenliği yaşanacak. Bilim insanları kuraklığa dikkat çekmek için, deyim yerindeyse çığlık atıyor. Gelecek olan kıtlık ve susuzluk. Bilimin sesine kulak verin. Hem de acilen. Kıtlık ve kuraklık uyarısı yapan bilimin uyarıları doğrultusunda kararlar alınması da önem ve aciliyet arz etmektedir.
Dünyadan örnek vermek gerekirse, Ekvador ve Bolivya Anayasalarına baktığımızda;
Bolivya, dünyada doğanın yasal haklarını tanıyan ilk ülke olmuştur. İklim değişikliğini önlemek, doğal varlıkların sömürülmesini engellemek ve Bolivya halkının yaşam kalitesini yükseltmek adına alınan bu karar doğayı insanla eşit statüde kabul etmektedir.
Ekvador Anayasasının 71. maddesi ile, hayatın gerçekleştiği doğanın ya da Toprak Ana’nın var olma hakkı tanınmakta ve doğa/toprak ana anayasal koruma altına alınmaktadır.
Yetkililerin sakıncası yoktur diyerek attıkları, varlıklarımız yok eden imzalar, kendi çocuklarının ve torunlarının da geleceğini yok ediyor. Büyük vebal taşıyorlar.
Toprağın yok olmasına olur ve onay verenlere, göz yumanlara bir hatırlatma..
Unutmayın ki, bu dünya 3 günlük.. Dün, Bugün ve yarın.. Dün geldik. Bugün yaşadık. Yarın gidiyoruz. Gideceğimiz yer toprak ananın bağrıdır. Sonsuza kadar bağrında kalacağımız toprak anaya saygı insan olmanın gereğidir.
Dünya toprak günü vesilesiyle büyük usta Aşık Veysel’i de dünya toprak gününde saygıyla anıyorum. 4 Aralık 2025.
Havaya bakarsam hava alırım. Toprağa bakarsam dua alırım. Topraktan ayrılsam nerde kalırım. Benim sadık yarim kara topraktır.”





