Uşak'tan 11 yıl önce hayvan bakıcısı olarak ailesiyle Kırklareli'nin Kayalı köyüne göç eden 35 yaşındaki Çiğdem Onbey, çalıştığı işletmenin kapanması üzerine büyükbaş hayvan çiftliği kurdu, köydeki kahvehanenin işletmeciliğini üstlendi.
Onbey, eşi ve 3 çocuğu ile Kayalı köyünde kurulan keçi çiftliğinde çalışmak üzere göç etmeye karar verdi.
Çiftliğe yaptığı başvurunun kabul edilmesi üzerine Onbey, 2013 yılında köye göç etti.
Onbey'in bir süre çalıştığı çiftlik, 2017'de kapandı.
İşsiz kalan Onbey, sahiplerinden çiftliği kullanmak için izin aldı. Banka kredisiyle büyükbaş hayvan alan Onbey, kısa sürede sürüsünü büyüttü.
Çiftlikte 55 büyükbaş hayvana bakan Onbey, 2022 yılında da kapanan köy kahvehanesini işletmeye talip oldu.
Onbey, köy muhtarlığından kahvehaneyi kiralayıp, eşi ve 21 yaşındaki kızı İkbal ile köy kahvehanesini işletmeye başladı.
Kısa sürede tüm köylünün sevgisini kazanan Onbey, bir yandan köy kahvehanesindeki, diğer yandan çiftlikteki mesaisini sürdürüyor.
Köyde "Hanımağa" olarak anılan Onbey, azmiyle de köy kadınlarına örnek oluyor.
Çiğdem Onbey, çiftlikteki hayvanlarına bakması için köyden bir kadını da istihdam ediyor.
Gün aydınlanmadan köy kahvehanesinde temizlik yapan ve çayı demleyen Onbey, havanın aydınlanmaya başlamasıyla buradaki mesaisini geçici olarak eşine ve kızına devrediyor.
Traktörün direksiyonuna geçen Onbey, yanına aldığı yardımcısı ile çiftliğin yolunu tutuyor.
Onbey, şarkı ve türküler eşliğinde çiftlikte hayvanları besleyip süt sağım işlemini gerçekleştiriyor.
Öğlen saatlerinde çiftlikteki mesaisini tamamlayan Onbey, yeniden kahvehanedeki çay ocağının başına geçiyor.
"Köyde parmakla gösterilen bir numara kadın kahveciyim artık"
Çiğdem Onbey, AA muhabirine, çalıştıkları çiftliğin üretimi durdurmasının ardından kent merkezine yerleşmeyi düşündüklerini ancak yaşam şartlarının zor olabileceği düşüncesiyle köyde kalmaya karar verdiklerini anlattı.
Banka kredisiyle aldığı inekle süt üretimine başladığını anlatan Onbey, işlerini büyüttükten sonra köyün kahvehanesini de çalıştırmaya karar verdiklerini ifade etti.
Zaman zaman zorlandığını anlatan Onbey, "Kadınsın yetişemiyorsun etrafta da çay isteyenler oluyor, yeri geliyor ocakta çalışıyor çay yapıyorum, yeri geliyor garsonluk yapıyorum. Yani her türlü her tarafa yetişmeye çalışıyorsun. Bir erkek gibi rahat olamıyorsun kahvehanede." şeklinde konuştu.
Hemcinslerinin kendisini takdir ettiğini dile getiren Onbey, kahvehaneye gelenlerin çok memnun ayrıldıklarını belirtti.
"Beni yadırgayan herkes alıştı, kabullendi"
Ön yargıları da yıktığını dile getiren Onbey, "İlk başlarda kahveciliğe başladığımda yadırgayanlar oldu. Hani 'kadından kahveci mi olur, bizlerde olmaz böyle şeyler' deyip... Sonunda beni yadırgayan herkes alıştı, kabullendi. Şimdi herkes takdir ediyor, sevilen bir insan olduk artık." ifadelerini kullandı.
Onbey, azmin getirdiği gururu yaşadığını, hiç tanımadıkları köyde kendi işinin patronu olduğunu anlattı.
Kadınların artık hayatın her alanında var olduğunu anlatan Onbey, şöyle devam etti:
"Bana 'kahveci' diyorlar bakıyorum, 'Çiğdem' diyorlar bakıyorum, 'hanım ağa çay getir', 'hanım ağa bardak boşaldı', 'haydi be nerede kaldın' diyorlar ama arada 'hişt, pişt' diyorlar kızıyorum. Kadın olunca kahvenin içinde erkekler bir tık daha derli toplu oldu. Normalde bir kahvehanede izmariti sağa sola fırlatabilirler ama burada öyle değil."
Onbey, bir hayalinin de kahvehaneyi haftada bir kadınlara yönelik açmak olduğunu söyledi.
Tırnaklarından ojesini de eksik etmiyor
Çiğdem Onbey, işini severek yaptığını ve çok yoğun bir tempoda çalıştığını belirtti.
Hayvancılık işinin normalde erkek işi olduğunu vurgulayan Onbey, "Kaldırdığım balya, slaj, yem. Bir çuval yem 50 kilogram. Kadınsın erkeğe göre biraz naifiz. Anadolu kadınının, Yörüklerin getirdiği bir güç herhalde." dedi.
Hayvanlarını çok sevdiğini ifade eden Onbey, her hayvanın bir ismi olduğunu anlattı.
Çok mutlu bir hayatının olduğunu belirten Onbey, şunları kaydetti:
"Köyde aktif bir kadınım. Köydeki kadınlara nispeten. Bana bir bakıyor traktördeyim, bir bakıyor arabadayım, bir bakıyorlar bisiklet tepesindeyim en sonunda dediler ki sen 'hanım ağa' ol. Artık köy beni hanım ağa olarak tanıyor. Şalvar tabii ki hayvanlara bakarken giydiğim bir şey, ojelerimde kadının gerektirdiği bakımım. Ojemi de sürerim, makyajımı da yaparım, yeni geldiğinde hanımefendi olmasını bilirim, yeni geldiğinde de bir köy kadını olmasını bilirim."