Öğrencilerinden bahsederken gözleri doluyor. Öğretmenlik yılları ile ilgili anılarını Alternatif Medya’ya anlatan Hülya öğretmen, öğrencilerinin her birini kendi evladı gibi görüyor. Konuşması, davranışları, hayata bakış açısı.. Her yönüyle öğretmenliği hayatına tamamen işlemiş bir kişi kendisi. Kalbi adeta öğretmenlik için atıyor. Nitekim pandemi döneminde öğrencilerine daha faydalı olabilmek adına kapasitesinin sınırlarını zorlamış ve stres kaynaklı olarak kalp krizi geçirmiş. Bundan sonra oğlunun da yönlendirmesi ile emeklilik kararı almış. Ancak bunu hiç istememiş. Şimdilerde TEMA Vakfı aktif gönüllüsü olarak çalışmalar yapan Hülya öğretmen, öte yandan el emeği ile ürettiği ürünleri satarak ihtiyacı olan öğrencilerin eğitimine katkıda bulunuyor.
Kısa bir zaman önce aramızdan ayrılan Psikolog ve Akademisyen Prof Dr Doğan Cüceloğlu ile bir kitap çalışması yapmayı tasarladıklarını anlatan Çamlıdağ, “Aramızdan çok erken ayrılan değerli bir insan” diyor.
Öğrencileriyle ve öğretmenlik yaptığı dönemde yaşadığı her deneyim onda ayrı bir iz bırakmış. Hülya öğretmenle, öğretmenliğe başlama yıllarını, yaşadığı özel anları ve daha nicesini konuştuk.
Gelin Hülya öğretmeni kendi ağzından tanıyalım:
“Hülya Çamlıdağ 1965 yılında Bursa Karacabey’de doğdum. İlk okulu köyümde bitirdim. Yatılı okul sınavlarını kazanarak Bolu Kız öğretmen Lisesi’nde okudum 5 yıl boyunca. Okulumuz otelciliğe çevrilince son yılı Savaştepe’de bitirdim. Düşük gelirli bir ailenin çocuğuyum. Kitap bizim için lükstü. Ben dördüncü sınıftayken amcam kansere yakalandı, o tedavi sürecinde babamlar onun sağlığına yöneldiler. Bizim ihtiyaçlarımız ertelendi. Ama Bolu Kız Öğretmen Lisesi’nin çok büyük bir kütüphanesi vardı. Ben oradan çok güzel faydalandım, çok okuyordum. Çocuksun, okuduklarını tartamıyorsun. Yetişkin olduğum vakit okuduklarımı yeniden düşündüğümde tarafsızlığın olmadığı, yanlı yazıların olduğu kitaplar okuduğumu gördüm. Üniversitede Edebiyat okudum, Okulu ikincilikle bitirdim.
O yıl kız kardeşim liseye erkek kardeşim orta bire başlıyor. Babam çiftçi olduğu için durumu belli, ürün yeterli değil ara vermesi gerektiğini söyledi. Hukuk okumak istiyordum. Kardeşlerime o haksızlığı yapmamak adına öğretmenliği tercih ettim. İyi ki de öğretmen olmuşum. Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmen olurum. Öğretmenliği bir yaşam biçimi olarak benimsedim. Her çocuğun kalbine dokundum buna inanıyorum. Kimisinin başarılı bir insan olmasını bir meslek edinmesini sağladım. Bazısının da iyi bir insan olmasını. Zaten beklentilerimiz herkesin bir akademik başarı elde etmesi olmamalı. Bu ülkede her mesleğe ihtiyaç var. Hiçbir mesleğin birbirinden üstün tarafı yok. Öğrencilerimin yeteneklerine göre kalıplaşmış meslekler dışında meslek seçmesi için yönlendirirdim. Aileleri çocuklara empoze ediyor, doktor, avukat gibi meslekler edinirse bir kişilik kazanacağını düşünüyor. 36 yıllık bir öğretmenlik hayatım var. İyi işler yaptığımı düşünüyorum. Her yönüyle, giyimimden konuşmama davranışlarıma hep bir öğretmen olarak yansıttım. Her çocuğumda benden bir parça bulabilirsiniz”.

Röportajın devamını videomuzda bulabilirsiniz. Bu özel insanın anlattıklaını dinlemek isteyeceksiniz.




