9 yıldır profesyonel, 15 yaşından beri ise gönüllü olarak çocuk ve gençlik çalışmaları yürüten deneyimli eğitmen, yaratıcı dramanın çocukların gelişimi üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Lise yıllarında tiyatro ile başlayan yolculuğu, zamanla yaratıcı drama alanına evrilmiş ve bu alanın sunduğu potansiyel, onu kariyerinde yeni bir yola yönlendirmiş. Eğitmen, tiyatronun bireysel katkılarının yanı sıra yaratıcı dramanın kişisel gelişimi destekleyici yönünü özellikle vurguluyor. “Yaratıcı drama tiyatroya göre çok daha sihirli bir alan. Kişinin iç dünyasını keşfetmesine olanak tanıyor,” diyor.
4-6 yaş grubu çocuklarla çalışırken bu yöntemin gücünü daha iyi anladığını belirtiyor: “Onların kendilerini keşfetmelerini izlemek tarifsiz bir mutluluk. ”Pandemi sonrası dönemde, özellikle yaratıcı drama gibi grup temelli derslerin öneminin arttığına dikkat çekiliyor. Çalışan anne babaların çocukları sosyal iletişimde zorluklar yaşayabiliyor. Yeni dünyada küçülen arkadaşlık çevreleri ve zayıflayan komşuluk ilişkileri nedeniyle çocukların sosyal beceriler geliştirmeleri zorlaşıyor. Bu noktada yaratıcı drama, çocuklara hem kendilerini ifade edebilecekleri hem de başkalarıyla etkileşim kurabilecekleri güvenli bir alan sağlıyor. Son dönemde özellikle 9-12 yaş grubunda empati eksikliği ve benmerkezci davranışların öne çıktığını belirten eğitmen, bunun temelinde çocukların ev içinde “dünyanın merkezi” gibi yetiştirilmesinin etkili olduğunu söylüyor.
“Bu yaşta bu beklenti normal ama yetişkinliğe geçildiğinde karşılaşacakları sosyal dinamikler çok farklı. Bu yüzden grup dersleriyle çocukların hem özgüvenlerini hem de sosyal becerilerini geliştirmeleri gerekiyor. ”Yaratıcı drama, yalnızca sanatsal bir faaliyet değil; aynı zamanda çocukların kişisel gelişimine katkı sağlayan güçlü bir araç. Sosyal etkileşim, empati, özgüven ve içsel keşif gibi birçok beceriyi aynı anda geliştirmeye yardımcı oluyor.