Yıl 2006…

Kırklareli’nde yayınlanan, o dönem genç muhabir adayları için bir okul niteliği taşıyan Önadım Gazetesi ile başladığım gazetecilik maceram ile bambaşka bir dünyaya adım atmıştım… Her geçen dönem edinilen tecrübe, kimisi zorlu ama çoğunluğu oldukça keyifli çalışma temposu… İlk kez gördüğüm birçok yer… Ve tanıştığım pek çok insan…

Şimdi dönüp geriye baktığımda, en büyük hazinelerden birinin de kazanılan dostluklar olduğunu anlıyorum…

İşte bunlardan birisi de Mustafa Ermiş’ti…

O dönem Önadım Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapan Ermiş ile Kültür Pasajında yer alan küçük dükkânında yaptığımız sohbetlerin tadı hala damağımdadır…

Geçen senelerin ardından yeniden bir araya geldik. Sanatçı kimliğini, hayatını, eserlerini bu kez Alternatif Gazetesi için uzun uzun konuştuk.

73 yaşını deviren Ermiş, kendinden bahsetmeye başlıyor;

“Nüfus kâğıdıma göre 10 Şubat 1951, Hacıbektaş doğumluyum. Ama anama sorsan eski tabirle mercimekler yolunurken dünyaya gelmişim.

Önce İlkokul, daha sonra da ortaokul derken hemen gurbet çıktı. Neşeli bir çocukluğum olmadı. Hayatım hep mücadeleyle geçti. İyi bir hayat savaşçısı oldum.

 Ankara’ya geldim. Tapu Kadastro Meslek Lisesi’nin ardından kısa sürede memur oldum ve 1995 yılında da emekli oldum.”

Memuriyetine Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde başlayan daha sonra da il merkezinde devam eden Ermiş, çeşitli sürgünlerin, yaşanan badirelerin, verilen mücadelelerin ardından hayatın zorluklarından sıyrılmak adına kendisini sanata, edebiyata, şiire adıyor…

Bf8E4268 A55C 43C6 8323 Db335237C198

Dile kolay; 1400 makale…

Ermiş; “Bursa’nın Mustafa Kemal Paşa ilçesinde memurken, yerel gazetelerde şiirlerim yayınlanmaya başladı. Daha sonra Kırklareli’ne gelince burada Önadım Gazetesi ile tanıştım. Köşe yazarlığına başladım. 5 yıl aralıksız yazılarım yayınlandı. Yani yaklaşık 1400 makalem çıkmış Önadım’da. Başka gazete sayfalarında da yazılarım yer aldı” şeklinde anlatıyor…

Ermiş bugün olduğu gibi o dönemde de tabiri caiz ise hiç boş durmadı; Kırklareli Şair Yazar ve Sanatçılar Derneği’ni kurarak, kültür sanat dernekçiliğinin ilimizdeki tohumlarını da atmış oldu. Yetmedi, dernek bünyesinde 12 sayıdan oluşan “BİZ39” isimli kültür-sanat dergisini yayınladı.

Bu arada dönemin başka sanatçı gruplarının eleştirilerine de maruz kaldı. Ama yılmadı…

Tüm engellemelere rağmen biri ulusal, biri uluslar arası iki şiir yarışmasının düzenlenmesine ön ayak oldu. 

KIRKLARELİ; Başarılı Diş Hekiminin Oyunu Sahnede! KIRKLARELİ; Başarılı Diş Hekiminin Oyunu Sahnede!

Kitapları da peş peşe yayınlanmaya başladı.

2003 yılında şiir kitabı “Derin İzler”, 2006 yılında bir başka şiir kitabı “Uzun Yol” çıktı.2008 yılında çıkardığı “İğnenin Yıldızı” isimli araştırmasıyla kültürümüzde önemli bir yer tutan manilerin asıl adının “Yakıştırma” olduğunu ispatladı.

2010 yılında “Gül Düşün/Gül Söyle” isimli şiir kitabının ardından 2011 yılında “Her İnsan Bir Öyküdür” ve “Elmacıklı Hasan” adlı öykü ve roman kitaplarını yayınladı.

2018 yılında Kırklareli Belediyesi’nin katkılarıyla okuyucularla buluşturduğu “Karagöz” araştırması ise gerek bölgemizde, gerekse ulusal çapta büyük ses getirdi.

Yazar; “Kulluk Kırbacı”, “Canhavli” ve “Sözgelimi” isimli eserlerini de okuyucularla buluşturmak adına çalışmalarını sürdürüyor.

“Hayatımda iki şey var bugün…”

Binlerce makale, 800’ü aşkın şiir, onlarca kitabın ardından, 2010 yılından sonra Kültür Bakanlığı onaylı “Halk Şairi” Ermiş’in hayatı, başka bir sanat dalına daha doğru evrildi; Resim…

Resim macerasını şöyle anlatıyor sanatçı;

“Önceleri çok acemi hissediyordum kendimi. Ama ortaokul yıllarından beri resme duyduğum heves ve Harita Kadastro Teknisyeni olmamın da etkisiyle kendimce bir şeyler yapıyordum. Daha sonra Kırklareli Amatör Ressamlar Derneği ile tanıştım. Derneğin Başkanı Mukadder Bağıran hanımefendinin çok büyük desteğini gördüm. Kendisinin teşvikiyle eserler üretmeye başladım.

“Karagöz” kitabında da yer verdiği Karagöz-Hacivat gölge oyununa ait figürleri içeren 23 adet yağlı boya eserleri büyük beğeni topladı. Yurt içi, yurt dışlında çeşitli sergiler açtı.

Soruyorum; “Yetenek mi, eğitim mi, sevmek mi?” Hiç düşünmeden cevaplıyor;

“Eğitim tabii ki önemli. Ancak sanat aşkla oluyor, sevgiyle oluyor… Nerede başarılı olacağına inanıyorsan, o yolda yürümen gerekiyor. Yetenek üçüncü planda, ama o da önemli elbette…”

Sanatçı Ermiş manzara çalışmalarının yanı sıra, soyut eserler de üretiyor. Yaklaşık 50 resimde imzası bulunan Mustafa Ermiş’in bu tablolardan bir gelir beklentisi yok…

“Ben emekli adamım. Şartlarım da çok iyi değil. Aldığım para belli… Boyamızı dahi zorla alabiliyoruz. Ama sanat benim için her şeyden önce geliyor… Elbette tablo satmışlığım var fakat resim ağır bir sanat. “Ben resim satacağım!” diyerek yaparsan, olmaz” diyor.

3 oğlan, 1 kız, 6 toruna sahi olan Mustafa Ermiş, çocuklarının aldığı evde her gün resimle, edebiyatla sanatla iç içe günlerini geçiriyor… Ailesine olan sevgisini de her fırsatta dile getiriyor…

Ve ekliyor; “Benim hayatımda iki şey var bugün. Birisi edebiyat, birisi de resim.”

Sanatçı Müzeler Haftası dolayısıyla 20-24 Mayıs tarihinde Kırklareli Müzesinde 20 adet eserini sergileme imkanı bulacak. Ermiş, tüm sanatseverleri sergisine bekliyor.

2Db463D3 1E18 4080 Bafc 57E3D5Ff4Ddd

Ba3E8Fab 96Dd 4354 81F4 2Cbcfda2515BDd995057 F438 4355 9125 C45Cfbee9D09

Editör: Ferdi Kurtbayram