Kırklareli Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Gününde; “Bir Sulak Alan Hikâyesi: Istrancalar İğneada Longoz (Subasar) Ormanları” adlı makalesini paylaştı.

“2 Şubat kutlama değil, kaybettiğimiz sulak alanlardan ders alma, kalanlar için ise, nasıl kurtarırız diye hesap yapma günüdür” diyen Çidem, İğneada Longoz Ormanları için; “Korumaya niyetiniz yoksa ne proje ne de plan değişikliği yapmayın artık. Korumak için plan yapıyorsanız da, Istrancaların diğer tarafına bakın. Bulgaristan Istrancaları’na bakın. Nasıl koruyorlar” şeklinde eleştirdi.

Çidem şunları kaydetti;

“2 Şubat 1971 yılında imzaya açılan Sulak Alanların Korunması Sözleşmesini (Ramsar) Ülkemiz, 17 Mayıs 1994 tarihinde imzaladı. 1994 yılında Sözleşme kapsamına alınan ilk alan Mersin Göksu Deltasıdır.

İlimizin hatta Avrupa ve Asya’nın en önemli sulak alanlarından İğneada Longoz (Subasar) ormanlarıdır. Avrupa’nın en büyüğü Longoz Ormanları 2.618 hektardır. İğneada Longoz Ormanları Millî Parkı, ise 3.155 hektardır.

Bunun önemini bilen Ulusal Sulak Alan Komisyonu, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2012 Yılı 1. Olağan Toplantısı'nı yaptı. Sulak alanlar ve Ramsar alanlarında yapılan çalışmaların değerlendirildiği toplantıda, halen 13 olan Ramsar alanlarına yenilerinin eklenmesi kararı alındı. Bu kapsamda, Ramsar alanı olmaya aday 17 sulak alandan öncelikle Nemrut Krater Gölü ve İğneada Longozu'nun yılsonuna kadar Ramsar alanı ilan edilmesi kararlaştırıldı.

Nemrut Krater Gölü 2013’te Ramsar kapsamına alındı. Ancak İğneada Longozu RAMSAR kapsamına alınma çalışmaları sürecini her zaman olduğu gibi yakından takip ettik. İlgili bakanlığa Longoz ormanlarını gözden çıkardınız mı? diye sorduk. Verilen cevapta “Çalışmaların 2013 yılında İğneada longoz ormanı arazi çalışmaları tekrar yapılarak Ulusal Sulak Alan Komisyonuna sunulacaktır “ dediler.

Neredeyse her yıl sormaya devam ettik. RAMSAR kapsamına alınacak mı ? En sonunda 2020 yılında verdikleri cevapta; “2007’de Milli park ilan ettik. Milli park olarak Ramsar alanı statüsünden çok daha etkin bir koruma statüsüne sahip olduğundan Ramsar alanı ilan edilme süreci durdurulmuştur” cevabı verildi. 2007 yılında milli park ilan edildiğinde çok daha etkin bir koruma statüsüne sahipse 2012 yılında neden Ramsar kapsamına alınması kararı alıp, 2 hafta sonra neden vazgeçtiniz diye bir daha sorduk.

NEDEN RAMSAR ALANI İLAN EDİLMEDİ?

Ülkemizde ki Uluslararası öneme sahip 135 alandan biri olan longoz ormanları RAMSAR alanı ilan edilmesi için 24 Temmuz 2012’de sürecin başlatılmasına karar veriliyor. Buraya kadar her şey çok iyi gidiyor.

18-19 Ekim 2012’de sulak alan koruma bölgeleri 1/25 binlik haritaya işleniyor.  Ancak bölgede bu çalışmayı yapanlar nedense bir anda, İğneada merkezi de sulak alan bölgesinde kaldığını fark ediyorlar. O güne kadar görmemişler-duymamışlar?

Birden fark ediyorlar ve İğneada Longozu RAMSAR alanı ilan edilmiyor. Neden ilan edilmediğini 2 hafta sonra öğrenmiştik.

2 hafta sonra ÇŞB den bir duyuru. 31 Ekim 2012 tarihinde saat 13:00’te İğneada Beğendik Köyü köy kahvesinde Halkın Katılımı Toplantısı. Ne toplantısı?

2.665,6 MWt Kurulu gücünde Trakya Entegre Termik Santral projesi. Neyse ki bu proje de diğerleri gibi halkın karşı duruşu ile STK’ların bilim ve hukuk insanları birlikte yürüttükleri yaşamı savunma mücadelesi sonunda iptal edildi.

Istrancaların doğal varlıkları ile ilgili yapılan projelerin Uluslararası sözleşmelere göre koruma altına alınması çalışması sadece longoz ormanlarının Ramsar alanı ilan edilmesi ile sınırlı değildi.

2008-2010 yılları arasında ise 130.000 Ha da Biyosfer Rezerv Alan AB projesi yapıldı. Bu proje de UNESCO’ya sunulmak için yapıldı. Çünkü Bulgaristan tarafı biyosfer rezerv alanı. Istrancaların 1/3 Bulgaristan’da, 2/3 ise Türkiye’de. Çalışmanın amacı aynı ormanın bizim tarafı da Biyosfer Rezerv alan ilan edilecekti.

Bu projeyi de yakından takip ettik. Kişisel ve kurumsal olarak sorduk. Projenin tamamlanmasından bir yıl sonra sorduk. “UNESCO’ya sunulması çalışmaları halen devam etmektedir “ denildi. “İyi en azından çalışıyorlar, sunacaklar” dedik.

Neredeyse her yıl sormaya devam ettik. 2017 yılında verilen son cevapta “Etkin korunmasını ve yönetimini temin yönünden gereken etkinliği ve yetkiyi sağladığından Biyosfer rezerv statüsü verilmesine gerek duyulmamıştır”

Madem, RAMSAR kapsamına almaya gerek yoktu komisyon neden aylarca yıllarca çalıştı?

Madem UNESCO’ya sunulacak Biyosfer Rezerv alan ilan etmeye gerek yoktu, Neden 2 yıl 130.000 Hektar alanda onlarca akademisyen neden çalıştı?

Biyosfer rezerv alanı ilan edilmeyen Istrancalar, bugün madencilere ayrılmış rezerv alanı haline geldi.

Son buzul çağını yaşamayan Istrancalar bugün taş devrini yaşıyor.

İğneada Su Basar (Longoz) için son tehlikede MAPEG (MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ) tarafından 2024 yılında ilan edilen ihaleye çıkılacak maden alanlarıdır.

Avrupa ve Asya’nın en büyük longoz (Su Basar) ormanları Kırklareli İl Sırında Karadeniz kıyısında İğneada beldesinde. Gözümüz gibi korumamız gereken bu orman ve sulak alanımızın deyim yerindeyse gözünü çıkarıyoruz.

Longoz ormanlarının su kaynakları üzerine madencilik faaliyeti için ihaleye çıkıyorlar. Bunun yanı sıra Orman köyümüz Avcılar ise tam bir kuşatılmış durumda.

Bir diğeri 6 kişinin öldürüldüğü Sisli Vadi sel alanında.

Diğeri ise Bulgaristan sınırında REZVE (Mutlu Dere) sıfır noktasında. Rezve deresi BG tarafında koruma altında. BERN sözleşmesi gereği korunan onlarca türün yaşam alanı.

Korumaya niyetiniz yoksa ne proje ne de plan değişikliği yapmayın artık. Korumak için plan yapıyorsanız da, Istrancaların diğer tarafına bakın. Bulgaristan Istrancaları’na bakın. Nasıl koruyorlar.

Doğamızı, dağımızı, mağaralarımızı kendi haline bırakın. Her plandan sonra doğal ve sosyal yaşam zarar görüyor. Her plan proje için aş-iş gelecek deniyor. Ama nelerin gittiği hesap edilmiyor. Orman alanları ve sulak alanlar azalıyor. Daralıyor. Bitiyor.

Türkiye’de 50 yılda kuruyan sulak alanlar 1.3 milyar hektar, yani 24 Eğirdir Gölü veya 3 Van Gölü ya da Marmara Denizi kadar alanı kaybettik.

Sulak alanlar bulunduğu havzaya ve oradaki canlılara aittir. Doğal varlıktır.

2 Şubat’ta yetkililer sulak alanlar konusunda yapacakları açıklamalarda ne kadar önemli olduğunu söyleyecekler. Karbon yutak alanı, Canlıların yaşam alanı v.b. diyecekler. 2 Şubat Sulak Alanlar Gününü kutlayacaklar.

Ne kadarını kaybettik? Ne kadarı tehdit altında ?  Korumak için neler yapılıyor ? Bu konuşulmayacak

En önemli ve en değerli doğal varlığımız Longoz ormanları dünya mirasıdır. Kayıtsız şartsız, fakatsız, amasız, ancaksız korumak zorundayız.

2 Şubat kutlama değil, kaybettiğimiz sulak alanlardan ders alma, kalanlar için ise, nasıl kurtarırız diye hesap yapma günüdür. (Basın Bülteni)

6Cb1C5F9 40F3 40Ac 8563 E6619Da4F253F6243D59 Dc68 4011 Aa09 B5980F170B04960C51F9 5766 47E4 8Abc B468863D3C91A366436F 3913 49A0 9Da7 9Dc44De04F75

Editör: Basın Bülteni