“Kelebek Döngüsü” kitabının yazarı, Eğitimci Yazar, Türkolog Dr. Sibel Çelikel ile romanı üzerine konuştuk.

“Kelebek Döngüsü” kitabının yazarı, Eğitimci Yazar, Türkolog Dr. Sibel Çelikel ile romanı üzerine konuştuk. Dr. Çelikel, Lüleburgaz Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM)’de Edebiyat Öğretmeni olarak görev yapıyor. Aynı zamanda çeşitli yayınevlerine editörlük desteği veriyor. Sanatı, sanatçıyı, eğitim dünyasını ve aşkı konu alan ilk romanı Kelebek Döngüsü Nisan 2024’te okuyucuyla buluşmuştu. Eser, sanat tarihi mezunu baş kahraman Deniz üzerinden şekilleniyor. Sanatı ruhuyla hisseden ve eğitimini bunun üzerine tamamlayan Deniz; özel olarak resim sanatına ilgi duyar ve hayallerini bir ressam olabilmek üzerine kurar. Ancak bu zorlu yolda hayatını finanse edebilmesi için eğitim camiasında görev yapmak durumundadır. Ve bu süreçte karşısına çıkan insanlar, olaylar rotasını belirleyecek mi yoksa Deniz kendi yolunu mu çizecek; son ana kadar okura bunun cevabını vermeyen bir kitap.

*Cesur eleştiriler

Kitap, dili itibariyle okuru konuya dahil eden, onunla konuşan bir dille yazılmış. Örneklerini Oğuz Atay’ın kitaplarında rastladığımız bu post modern yöntemi bilinçli olarak tercih ettiğini söylüyor yazar. Kitapta eğitim dünyasıyla ilgili alt metinlerde vurucu eleştiriler de yer alıyor. Bir hayli cesur olarak nitelendirilebilecek bu eleştiriler özünde öğrenci ve öğretmenin çıkarını korumaya yönelik birer sistem eleştirisi.

*Kitap Karakterleri ve Roman Yazma Süreci

Yazar, karakterin zaafını bulmanın roman yazma sürecindeki önemini vurguluyor. Mükemmel karakter yaratmak yerine, kusurlu karakterler üzerinden bir hikaye oluşturulmalı ona göre.

Deniz’in yakın arkadaşı Güneş karakteri, Deniz'i desteklerken aslında narsist bir yapıya sahip olan Saltuk'la yüzleştirmeye çalışır. Saltuk, destek verirken bile Deniz'i kendine muhtaç bırakan bir karakter.

*Yazar psikoloji merağını kitaba yansıtmış

Sibel Çelikel, eserinde psikolojik unsurlara yer verirken psikolojiye olan merakını ve katıldığı kampları vurguluyor. Yazar olmak isteyen birinin psikolojiyle ilgilenmesi gerektiğini düşünüyor. Psikoloji kamplarından aldığı ilhamla karakterler yaratıyor ve bu kamplarda gözlemlediği narsist kişilikleri eserlerine yansıtıyor.

*İkinci romanda daha çok teknik var

Çelikel, ilk romanı olduğu için teknikler konusunda çok cesur davranmadığını, ancak ikinci romanında daha fazla teknik kullandığını belirtiyor. Romanda kısa bir zaman atlaması yaparak okuyucuyu psikoloji kampından döndükten sonraki bir sahneye taşıyor. Bu, modern edebiyatta kullanılan bir teknik.

*Deniz'in Sanat Arayışı ve Aşkın Rolü

Deniz'in çizim yapmayı çok sevdiği ancak sanat tarihi okuduğu için sanatçılığı kendine yakıştıramadığı belirtiliyor. Kendini saklama eğilimi gösteriyor ve çizmek için bir etikete ihtiyaç duyuyor. Kitap, bir aşk kitabı olmaktan ziyade bir kadının kendi potansiyeline ulaşamamasının hikayesi. Deniz'in çevresinden destek görememesi ve sigortalı bir işe girmesi yönündeki baskılar, cesaret edemeyen genç bir kadının portresini çiziyor.

*Paris İzlenimleri ve Mekanın Önemi

Yazar, Paris'e hem sempozyum için hem de romanı için gittiğini belirtiyor. Paris'te denizin evinde videolar çekerek mekanı denizin gözünden görmeye çalışıyor. Paris'in romantik bir şehir olduğunu ve sanatı sokaklarda bile hissedebildiğini ifade ediyor. Yeni nesil edebiyat çalışmalarında mekan önemli ve kitaplar için sanatsal çekimler yapılması öneriliyor.

*Eğitim Sistemi Eleştirisi ve Toplumsal Gerçekçilik

Kitapta eğitim sistemine yönelik ciddi eleştiriler getirildiği ve Deniz ile Saltuk karakterlerinin bu eleştiriler üzerine kurulduğu belirtiliyor. Yazar, veli ve eğitimci kimlikleriyle eğitim sistemine farklı açılardan baktığını ve sistemdeki sorunları gerçekçi bir şekilde yansıttığını ifade ediyor.

*Gurur duymayı öğrenen ebeveynler

Çelikel, ailelerin de çocuklarıyla beraber geliştiği, onların çevresine dahil olarak yeni şeyler öğrendiği ve dönüştüğünü vurguluyor. Deniz'in ailesinin, öteki kızlarıyla (evlilik, çocuk) gurur duyarken, Deniz'in yaptığı başka şeylerle de gurur duymayı öğrendiği belirtiyor. Ailelerin de çocuklarıyla beraber geliştiği, onların çevresine dahil olarak yeni şeyler öğrendiği ve dönüştüğünü vurguluyor.