Kâzım Dirik’in 2. Tümen Komutanı olarak atandıktan sonra 30 Temmuz 1924’te Bitlis Vali Vekilliği görevini de üstlendiğini önceki bölümde yazmıştım.

Bu görevi sırasında karşılaştığı en önemli sorun Şeyh Sait ayaklanmasıdır. 1924 yılı içinde başlayan hareketlilik ayaklanmayı hazırlayan  diğer gelişmelerin paralelinde yayılarak artacaktır. Hilafetin kaldırılması dindar Kürt  kesimlerde tepkilere yol açmış, Ankara Hükümetine karşı güvensizliği teşvik etmişti. Öte yandan Kürt dilinin kamusal alanlarda yasaklanması, batıya sürgünler milliyetçi dayanışmayı körüklüyordu. Kürt ayaklanması ile o günlerde görüşülmekte olan MusuladaD meselesinin bir arada düşünülmesi gerektiğine inan çevreler  bu girişimin arkasında İngilizlerin payı olduğunu savunagelmişlerdir. Burada amacımız Kürt ayaklanmasının nedenleri ve sonuçları konusuna girmek değil, kısa bir hatırlatma yaparak hayatının ilk valilik döneminde Kazım Dirik’in  karşılaştığı sorunun önemini vurgulamaktır sadece. 

Kâzım Dirik  bir komutan ve mülki amir kimliği ile kendisine verilen görevleri istenildiği gibi yerine getirmiştir. 13 Şubat 1925'de başlayan Şeyh Sait ayaklanması, 15 Nisan 1925 tarihine kadar sürer. Önce 20 Eylül 1925’ de Bitlis’te vekaleten yürüttüğü göreve asaleten atanan Kazım  Dirik başarılarından dolayı 16 Mart 1926 tarihinde İzmir Valiliğine atanır. 

İzmir o günlerde işgal yıllarından kalan bayındırlık ve eğitim sorunları nedeniyle acilen hizmet bekleyen yorgun, bakımsız kalmış bir şehirdir. Kazım Dirik burada gösterdiği çabalarla önemli işler başarır. Öncelikle eğitimdeki bina yetersizliğine el atar ve kısa zamanda mevcut ilkokul sayısını 190’dan 626’ya çıkarır. Şehrin alt yapısıyla ilgili çalışmaları başlatır. Yeni su kaynaklarından istifadeyi sağlayan şebekeleri devreye sokar. Ünlü Şaşal ve Yamanlar içme suyunun şehre kazandırılması onun sayesinde olur. İzmir ilçe ve köyleriyle bağlantı yollarının yapılması onun döneminde hızlanır. Cumhuriyetin ilanından önce İzmir’deki şoselerin uzunluğu 187 kilometre iken 1934 yılında 753 kilometreye çıkartılır. Kooperatifçilik onun girişimleri ile güçlenir. Tarım Kredi Kooperatifleri ilk defa  onun zamanında İzmir ‘de kurulur.  Bu  alanda da yapmış olduğu hizmetlerden dolayı Türk Kooperatifçilik Cemiyeti tarafından üyeliğe davet edilir ve ilk mülki amir olarak tarihe geçer.

Kazım Dirik tarih ve kültür alanında da üstün hizmetler yapmış biridir. Eski eserlere sahip çıkmak için başkanlığını da yapacağı  Asar-ı Antika Cemiyetini kurar. Cemiyet İzmir‘i dünyaya tanıtmak için dergi yayınlar. Bergama, Efes, Didim başta olmak üzere bir çok kazı çalışmaları onun sayesinde başlar. İzmir ve Bergama müzeleri açılır. Sadece eski eserlerle yetinmez, Türk Halıcılığı ile ilgilenir, bu konuda bir kitap dahi yazar. Modern hayatın yerleşmesi için çok çaba sarf eden biri olarak Çeşme plajlarının açılışı Kazım Dirik tarafından yapılır. İzmir Konak’da 27 Temmuz 1932 yılında açılışı yapılan görkemli Atatürk Anıtı, İtalyan sanatçı Pietro Conanica tarafından yapılmıştır ve yine Kazım Dirik Valiliği dönemindeki eserler içinde göz dolduran örneklerden biridir. 

Kazım Dirik’in İzmir kenti için yaptığı hizmetleri anlatmaya devam etsem belki Trakya Umum Müfettişliği dönemine sıra bir türlü  gelemeyecek. Bu nedenle onun örnek alınacak yenilikçi, çalışkan cumhuriyetçi bir yönetici  kimliği ile ortaya koyduklarını daha fazla anlatmayı  Trakya dönemine bırakmak en iyisi. Ancak Kazım Dirik’in kişisel hayatında büyüme çağından başlayarak peşini bırakmayan zorluklar görevleri sırasında tanıklık ettiği, bizzat müdahil olduğu olayların niteliği ile oldukça  bağdaşır. Bu tesadüfler zincirini  özellikle vurgulamak istemem onun mücadeleci, ısrarcı ve kararlı kişiliğinin oluşumunda her halde çok tesir etmiş olmasındandır. 

Büyük Kurtarıcı ile birlikte çıktıkları Samsun yolculuğundan başlayarak milli mücadelenin her aşamasında komutanının yanında durmayı görev saymış, daima ona inanmış bir kişi olarak birlikte göğüsledikleri zorlukların içinde pişmiş, deneyimler edinmiş bir asker, becerikli, yaratıcı, aşırı çalışkan tutkulu kimliği ile liderin gözünde hep vazgeçilmez biri olmuştur Kazım Dirik. Yaptıkları kadar sevilmeyi, takdir edilmeyi hak ederken, başarılarını çekemeyenler tarafından sürekli  tenkit edilmiş, hatta ispiyonlanmış, ama  dürüstlüğü ve öz güveni nedeniyle bunları savuşturma gereği duymadan, inandığı yolda yürümeyi becerebilmiş biridir o. İzmir Valisi iken Türkiye’de bulunan İran Şahının Azari dilinde kullandığı “dirik” sıfatına layık görüldüğü için Komutanı ona  Dirik soyadını boşuna vermemiştir. 

Daha Erzurum’daki Menzil komutanlığı döneminde görüldüğü gibi hayatının bir çok safhasında doğruluğuna inandığı şeylerden asla vaz geçmeyen bir inatla sadece devleti, halkı, ordusu için hep gerekeni yapan, her halükarda çare üretirken, haksızlıklara boyun eğmeyen ender rastlanacak bir kişiliğe sahiptir. Bu yönüyle kimi tanıklar  çok zeki olduğunu söylerken onun saf ve iyi niyetli bir insan olduğunu da itiraf ederler.  Evet, hayalleri, tutkuları toplumun isteklerinin ötesinde  durmuş böylelerinin özellikle kişisel hırsları görevlerinin önünde gidenlerce sevilmemesi olağandır. Onun hızına yetişemeyenlerin ezikliğidir bu.  Nitekim Kazım Dirik hayalleri için onu çok heyecanlı biri olarak tanıyanlara hak verir ancak “Ben sarıldığım işlerin hepsini değil ama çoğunu başardım” diyerek haklı olarak gururlanır. Kazım Dirik bu yönüyle örnek alınacak ve günümüzde benzerleri çok azalmış devlet adamlarından biridir. Beğenilmeyi düşünmeden her işe olağanüstü bir çabayla ve inançla sahip çıkan bu insanın hayatında peşini bırakmayan tesadüfler belki onun kaderi olduğu kadar yaşadığı toprakların tarihini yaratan şartlardır. 

Bunlardan birisi de 1926 yılının Haziran ayında İzmir Valisi iken yaşadığı Mustafa Kemal’e yapılan suikast girişimidir. Bu olay da Şeyh Sait isyanı sırasında olduğu gibi bölgenin en yetkili idarecisi sıfatıyla bulunduğu bir zamana denk gelir. Suikast yapmak isteyenleri Yunan adalarından birine kaçıracak olan Giritli İsmail’in son anda itiraf etmesiyle ortaya çıkan komplo hazırlığını ilk öğrenen Kamil Dirik olacaktır. Mustafa Kemal o sırada Balıkesir’den İzmir‘e hareket etmek üzeredir. Derhal haber göndererek gelmemesini tavsiye eder. Mustafa Kemal İzmir‘e gitmeye kararlıdır. Bu sırada tutuklamalar da başlamış, suikast hazırlığı içinde olanlar teker teker yakalanmışlardır. Ziya Hurşit bulunduğu otel odasında silah ve bombalar ile birlikte yakalanırken Laz İsmail ve Gürcü Yusuf da silâhlarıyla birlikte ele geçirilmiştir. Mustafa Kemal hain girişim hakkında ilk bilgileri tren istasyonunda kendisini karşılayan Kazım Dirik’ten öğrenir. Valiyi alnından öperek, teşekkür borcunu ifade eder. Daha sonra İçişleri Bakanı, Kazım Dirik’in suikast olayına karışanları yakalaması için gösterdiği gayretlerinden dolayı 05.09.1926 tarihli resmi bir yazıyla  kendisini takdir eder. Mustafa Kemal yine aynı gayretlerinden dolayı Kazım Paşa’ya İş Bankası aracılığıyla bir miktar para havale edilmesini ister. Ama Kazım Dirik “Ben sadece vatani görevimi yaptım” diyerek parayı kabul etmez ve  iade eder. 

Kötü tesadüfler Vali Paşa’nın peşini bırakmayacaktır. İzmir Valisi olarak görev yaptığı sırada, 1930 yılının 23 Aralık tarihinde, kendini mehdi ilan eden Derviş  Mehmet isimli Nakşibendi tarikatın mensup kişinin önderliğinde İzmir’in ilçesi Menemen’de Cumhuriyetin kuruluşundan 7 yıl sonra  yaşanan ayaklanma sırasında Mustafa Kemal Edirne’de bulunmaktadır. Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı şehit eden gericiler "şeriat istiyoruz" diye halkı isyana çağırırlar. Olayların büyümesinde Menemen jandarma komutanının gevşekliği ve bir dizi ihmal büyük rol oynar. Ancak askeri güçlerin sert müdahalesi ile olaylar anında bastırılır. Vali Kazım Dirik olayın derinlemesine tahkiki için dört kişilik bir heyeti derhal Menemen’e gönderir.

1935 yılının 9 Ağustos'unda  İbrahim Tali Öngören’nin istifasıyla boşalan Trakya Umum Müfettişliği görevini devralan Kazım Dirik bundan sonra ölümüne kadar devam edecek yeni ve son görev yerine giderken arkasında bıraktığı İzmir’i hiç unutmayacaktır. Öldükten sonra naşı gömülmesini istediği bu kente götürülecektir. 

Bundan sonraki son bölümde Kazım Dirik’in yaklaşık 6 yıl sürecek Trakya Umum Müfettişliği döneminde yaptıklarını ve yaşadıklarını anlatacağım. Ayrıca Umum Müfettişlik teşkilatlanmasının biraz geçmişine de girerek, Doğuda kurulan 1. Umum Müfettişliğinden sonra neden Trakya’da 2.Umum Müfettişliği kararı alındığı meselesi  bence aydınlatılması gereken bir konu olduğundan anlatmaya buradan başlayacağım. 

(Devam Edecek)

Kaynaklar:

-Hilmi Özden, ŞEYH SAİT İSYANI, İNGİLTERE VE MUSUL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi 2019 Cilt 3 Sayı 6.

-Ramazan Şahin Er, İZMİR’DE BİR VALİ KAZIM DİRİK, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya 2019.

-Martin Van Bruinessen, Ağa, Şeyh, Devlet İletişim Yayınları 2013 İstanbul.