Sözlü geleneğe yansıyan ‘olay türküleri’ne örnek (ağıt), iki kavuştaklı bir türkünün hikayesi.

Yunan İşgali biterken Yunanlıların Batı Anadolu’yu işgal ettiği Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşanmış tarihi bir olayın içinde yaşanmış hem bir ağıt hem de türküdür.

Vatanından zorla koparılıp Yunanistan’a götürülen Türk kızının Atina’da kalışını, Türkiye’ye dönmek arzusu, hasreti ve kaçak dönüşü sırasında çocuklarını denize atmak zorunda oluşunun trajik hikâyesidir. Türkünün konusu nadir rastlanılan bir konu olduğundan dikkat çekicidir. Derin etkileri vardır. Bu türkü bir Anonim Halk Edebiyatı ürünüdür.

Osmanlının çöküşünden sonra Türk halkının büyük yıkımlara uğradığı, şiddetli acılar çektiği o dönem 15 Mayıs 1919 Yunanlıların, Türkiye’ye asker çıkardığı tarihtir. En çok canların yandığı dönemdir. Burada tarihi değil, türkümüzün arka planında ne var. Nasıl doğmuştur. Bu türkünün konusuna benzeyeni Batı Anadolu’nun bazı il, ilçe ve köylerinde de ağıt olarak çalınıp söylenmektedir. Zorla kaçırılarak Atina’ya götürülen kızın adı Trakya’da Hatice, Safiye, Ayşe veya Batı Anadolu’da Kezban, Döndü, Fatma’ vs dir.

Şöyle ele aldım

a- Bu türkünün benzerleri var mıdır?

b- Türkünün tarihi kaynağı ile yaşam hikayesi.

c- Türkünün yapısı.

d- Türkünün coğrafyası.

e- Türkünün içeriği.

f- Diğer unsurlar. (gurbet-milli duygular-din farklılığı-)

Türkü içeriğinde anlatılan birbirinin benzeri yaşanmış birçok olayın sadece bir tanesinin izlerini buluyoruz.

Tarihi kaynağının hikâyesi: İpsala’dan Kırklareli’ne gelirken İbriktepe’de yol kenarında bir kahvehanenin önünde bir çay molası vereyim dedim ve yaşlı bir dedenin yanına oturdum.

Dede merhaba.

Hoş geldin misafir, merhaba dedi.

Kendimi tanıttım. Kırklareli’ndenim. Adım Mustafa. Mehmet amca çay söyledi ve hayır olsun evlat. Mehmet Amca benim çok merak ettiğim ve araştırdığım bir konu hakkında sorum olacak bana yardım eder misin?

A- Kurtuluş Savaşı yıllarında pek çok adı geçen bir kahraman Çolak Sabri ya da Yüzbaşı Çolak Sabri Bey varmış bilir misin? Duydun mu? Hakkında bilgin var mı?

B- Atina Türküsü duydun mu?

“Ah be evlat ah, ah dedi. Buralarda ne anılar ne acılar ne yaşanmışlıklar var bir bilsen. İkisini de duydum. Türkünün sözlerini bilmem ama bu olaylar doğrudur.

Atina Türküsünün olayı şöyle: Yunanlı subayın işbirlikçisi, köy imamı tuzak kurarak işgalden çekilme sırasında nişanlı kızı zorla Yunan subayına teslim etmiştir. Atina’ya zorla götürüldüğünü o zamanın insanları bilirler ancak kimlerden ve hangi köyden olduğunu hiç kimse anlatmaz. Kızın Atina’da kalışı, çocuklarının olduğu ve Türkiye’ye kaçışı sırasında üç çocuğu olduğu ve teker teker belki kurtulur diye çocuklarını denize atması ve de kuşlardan bile medet umduğu söylenir”.

“Kurtuluş Savaşı yılları 1922 Kasımında son işgalin bitişi. Yunan artık yurdumuzu terk ediyor ama yakıyor, yıkıyor, öldürüyor ve tecavüz ediyor. Kaçarken akla hayale gelmedik acılar yaşatarak ülkemizi terk ediyorlarmış”.

“Meriç Nehrinin doğu yakasında bulunan Küplü / Sofulu / Hasırcıarnavut ve civarında ki Türk Köylerinin birinden zorla kaçırılan nişanlı kız Hatice’yi, Meriç Nehrinin Gavur Batı Yakası’nda bulunan Lykofos Köyü istikametinden Atina’ya götürdüklerini yaşlılarımız anlatırlardı. Burada geçen olayı, duyarız biliriz, o günü yaşayan yaşlılarda tutarsız konuşuyorlar. Böyle bir olay var. Hiç bir haber alınmamıştır”.

Anlatıyorlar, birkaç kıta söylüyorlar, ancak türkünün tamamını bulmak ve birleştirmek çok zor oldu. Önemlidir: kaynak kişi olarak adını yazmak istediğim her kişi sakın yazma diye yemin ettirdiler. Bunu da anlamış değilim. (bir yakını çıkarsa!)

Kızın adını iyi bilir misiniz sözüme iki cevap buldum. Hatice ve Gülistan adını verdiler.

“Mehmet Amca a be kızın adı ne olursa olsun önemli değil. Yalnız kız 10-15 sene sonra gelip dolaştığı ve canını zor kurtardığı söylenir. Yunan’dan kaçarken deniz yolunu seçmiş ama üç çocuğunu da denize atmış. Ana hiç çocuğunu denize atar mı atmaz. Yani yunandan olan çocuklarını istememiş. Kim bilir ne zor günler yaşadı.

Bu tarafa gelip akrabalarını bulmuş ve başından geçenleri onlara hem ağlamış hem söylemiş. İşte o zamandan beri bu türkü duyulmuştur. Manisa tarafında bir köyde yaşarmış derler anlatırlar. O gittikten sonra bu türkü duyuldu. Keşan da saz çalan bir usta vardı, ondan düğünlerde dinlerdik diyordu..

“Babamdan dinlediğime göre; Meriç Nehri’nin doğusuna o zaman halk Meriç’in Doğu Yakası ve batısına da Meriç’in Gavur Batı Yakası adını kullanıyorlarmış. O zamanda Meriç’in doğu yakasının sorumlusu, yani askeri komutanı olarak Yüzbaşı Çolak Sabri Bey bilinirdi. Çolak Sabri Bey bazen sivil bazen resmi kıyafetle halkın arasında olur ve çok sevilirdi. Enez’den Edirne’ye kadar Meriç’in doğu yakasından sorumluydu. Kasım ayında gözler onu arıyordu ama Pehlivanköy ilçesine bağlı olan eski ismi Burunsuz / yeni ismiyle Yeşilova Köyün de tuzağa düşürülerek şehit olmuş diye duymuşlar”

Ben aslında Yüzbaşı Çolak Sabri’yi ararken Atina Türküsünü bulmuştum. En çok da esasen Yüzbaşı Çolak Sabri Bey adının geçmesine sevindim. Çünkü o kahramanı arıyordum. Kimdi bu kahraman.. Tekrar gitmem gerektir. Hey gidi günler hey. Dillerde dolaşan olay türkülerini halk sözlerle dillendirmiş bizde yazıya dökerek belgelendirdik.

Ağıt türkünün sözleri aşağıdadır.

Atina Türküsü “ağıt”

Otomobil boyandı

Atina’ya dayandı

Allı kızı görünce

Kafir Yunan dayandı.

Ah turnam allı Turnam

Ben Atina’da durmam.

Atina’nın hamamı

İçindedir dumanı

Kimsecikten şüphem yok

Öldürsünler imamı.

Ah turnam allı turnam

Ben Atina’da durmam.

Yumurtanın sarısı

Yere düştü yarısı

Atina’ya gideli

Oldum Yunan karısı

Turnam al beni turnam

Ben Atina’da durmam

Top zülüfler yanımda

Tecellim var alnımda

Çocuklarım sorarsan

Balıkların yanında.

Turnam al beni turnam

Ben Atina’da durmam.

Atina’nın üzümü

Ben tutmadım sözümü

Çocuklarım atarken

Yumdum iki gözümü.

Turnam al beni turnam

Ben Atina’da durmam.

Yumurtanın kulpu yok

Gözlerimde uyku yok

Çek kayıkçı kayığın

Yunanlıdan korkum yok.

Ah turnam allı turnam

Ben Atina’da durmam.

Atina’nın urganı

Kalın olur yorganı

Üç çocuğumu sorarsan

Balıkların kurbanı.

Turnam al beni turnam

Ben Atina’da durmam.

Anonim

Derleyen: Mustafa Ermiş.

Derleme Tarihi:07/07/1997

Yöre :Enez / İpsala / Meriç / Uzunköprü(sınır köyleri) EDİRNE